Çoğumuz bademciklerimizin varlığını ancak şiştiklerinde veya enfeksiyon kaptıklarında fark ederiz. Ancak ağız ve boğazdaki bu lenfoid doku kitleleri, solunum yollarının ve sindirim sisteminin üst kısmında bulunan önemli bağışıklık "bekçileridir"; patojenleri yakalayarak, hastalığın vücudun geri kalanına girmesini önlerler. İşte bademcikler hakkında bilmediğiniz bazı gerçekler .

Bademcikler hakkında bilmediğiniz gerçekler
İnsan vücudunda 4 adet bademcik bulunmaktadır.
Bademcik terimi genellikle boğazın arkasında görülebilen palatin bademciklerini ifade eder. Ancak bademcik dokusu ayrıca dilin tabanında bulunan lingual bademciği, tübüler bademcikleri ve geniz eti bademciklerini (genellikle sadece geniz eti olarak adlandırılır) de içerir.
Vücudun patojenlere karşı ilk savunma hattı
Bademcikler, enfeksiyona veya başka zararlara yol açabilen solunan veya yutulan patojenlere karşı birincil bariyerdir. Bu patojenler, bademciklerin iç yüzeyindeki özel bağışıklık hücrelerine (epitel) bağlanarak bademciklerin T ve B lenfositlerinde bağışıklık tepkisi oluştururlar. Temel olarak, bağışıklık tepkinizi başlatmaya yardımcı olurlar.
Geniz eti büyümesi nefes almayı zorlaştırıp, yüzde şekil bozukluklarına yol açabiliyor.
Bademcikler şişerse nefes almayı engelleyebilir ve sinüs drenajını tıkayabilir, bu da sinüs ve kulak enfeksiyonlarına yol açabilir. Geniz eti çok büyükse, kişi ağızdan nefes almaya zorlanır. Çocuklarda sık sık ağızdan solunum yapılması, büyüyen yüz kemiklerine baskı yaparak yüz deformitelerine yol açabilmektedir.
Bazen bademcikler alınır.
Bademcikler bağışıklık sisteminin bir parçası olmasına rağmen, "tıkandıklarında veya kronik olarak enfekte olduklarında alınmaları gerekir." Bağışıklık sisteminin geri kalanı daha sonra patojenlerin daha fazla saldırısıyla başa çıkmak için devreye girer. Bademciklerin normalden büyük alınmasının bir diğer nedeni ise "bağışıklık sisteminin, çok sayıda antibiyotik tedavisine rağmen bademciklerdeki kalan bakterileri temizleyememesi sonucu oluşan kronik bademcik iltihabı"dır.
Bademcik ameliyatı binlerce yıldır yapılmaktadır...
Bademcik ameliyatının üç bin yıldır var olduğu düşünülüyor. Bu prosedüre eski Ayurveda metinlerinde rastlanmaktadır ve bu da onu kayıtlı en eski cerrahi prosedürlerden biri yapmaktadır. Ancak o tarihten bu yana cerrahiye ilişkin bilimsel anlayış önemli ölçüde değişmiş olsa da, bademcik ameliyatının yararları ve zararları konusu hâlâ cevapsız ve süregelen bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Kurbağa yağı eskiden bademcik şişliğini tedavi etmek için kullanılırdı.
İlk hekimler etkili bademcik ameliyatı tekniklerini mükemmelleştirmeye çalışırken, bunlardan biri olan Aetius de Amida, "enfeksiyonları tedavi etmek için kurbağa yağı içeren merhemler, yağlar ve yakıcı formüller" kullanılmasını önerdi.
Günümüzde bilim ve teknolojinin gelişmesiyle bademcik ameliyatı daha kolay hale gelmiştir. Kısa bir genel anestezi sırasında doktorlar, "neredeyse hiç kanama, daha az ameliyat sonrası ağrı ve daha hızlı iyileşme ile sonuçlanan bir kriyoterapi türü olan koblasyon adı verilen bir prosedür kullanırlar. 10 gün sonra normal aktivitelerinize dönebilirsiniz.